Türkiye’deki üniversitelere bakıldığında akla kaçınılmaz olarak, Milliyetçi Cephe (MC) geliyor. 1977’de kurulan üç partili (Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi) MC Koalisyonu, Türkiye için korkunç bir tehlike oluşturuyordu. Bu dizide incelenen kamu üniversiteleri, MC döneminden kalma adların ötesinde, o dönemin en kötü izlerini de taşıyor. Ama AKP döneminde üniversitelerin getirildiği nokta, bitmek bilmeyen bir girdabı akla getiriyor.
Tümüyle rejimin eline geçmiş, çoğu yeni kurulmuş üniversitelerin topluma sunabilecekleri çok az şey var. Başka türlüsü beklenemez çünkü rejim bu “yeni nesil” üniversitelerden kukla tiyatrosu figüranları olmalarını bekliyor. Rektörlerin tek görevi var: Rejime hizmet etmek.
Geçen yıl yayımlanan bir araştırma, rektörlerin akademik açıdan çok yetersiz olduklarını ve daha kötüsü, en yetersiz rektörlerin Twitter sahnesine günde 100 kereden fazla çıkmaktan kaçınmadıklarını gösteriyor. Yani rektörlükler, rejimin siyasetini desteklemek için çalışan propaganda müdürlüklerine dönüştürülmüş durumda. Rektörler bir yandan da tepeye, yani lidere sadakatlarını kanıtlamak için düzenli olarak destek ve bağlılık bildiren mesajlar yazıyorlar.
Bir örnek: Bozok Üniversitesi
Somut bir örnek için Yozgat Bozok Üniversitesi (YOBÜ, @bozokedutr) ve rektör Prof. Dr. Ahmet Karadağ (@ProfAKaradag) hesaplarını inceleyelim.
Rejim üniversitelerinin çoğu gençlere sevimli ve sevecen görünmek peşinde. Bu nedenle ilk kural, “Sizi özledik,” ya da “Anahtar paspasın altında” gibi kulağa sevimli gelebilecek ama çok anlamsız kalıplar kullanmak.
Sevimli görünmenin bir diğer yolu, acılara duyarlı görünmeye çalışmak ve bu amaçla deprem, sel, patlama vb. ardından “Geçmiş olsun,” mesajları vermek. Bir üniversitenin böyle mesajlar göndermek gibi bir görevi olamaz ama “yeni nesil” üniversiteler böyle. İki örnek verelim.
Geçmiş olsun #Ankara.
Ankara’nın Kalecik ilçesinde meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen depremin can ve mal kaybına neden olmamasını temenni ediyor, sarsıntıdan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. (10 Ocak)Geçmiş olsun #Elazığ.
Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen depremin can ve mal kaybına neden olmamasını temenni ediyor, sarsıntıdan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. (26 Aralık)
Bu duyarlı görünme çabası o kadar güçlü ki, Antep’te bir özel hastanede patlama olduğunda bile üniversite hesabından mesaj gönderiliyor: “#Gaziantep’te özel bir hastanede oksijen verilen solunum cihazının patlaması sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Başımız sağ olsun…” (19 Aralık)
Üçüncü kural, rejimin yıllardır işlediği ideolojik temaları yinelemek. Rejimin üniversitelerden beklediği bir çeşit ideolojik papağanlık olduğu için, bu özel tema ve günlerin atlanmaması büyük önem taşıyor. Gün veya tema eğer çok önemliyse, o zaman rektör kendi hesabından yazıyor. Sarıkamış anması bunlardan biri.
#Sarıkamış Harekâtı’nın 106. yılında Allahuekber dağlarında istiklal ve istikbalimiz için canlarını feda ederek bizlere bu toprakları vatan kılan aziz şehitlerimizi, rahmet ve minnetle yâd ediyorum. #22Aralık1914 (22 Aralık)
Atlanmaması gerekenlerden bir diğeri, Mehmet Akif. Rejim üniversitelerinin hepsinin web siteleri Mehmet Akif ile dolup taşıyor. YOBÜ yönetimi, 20-27 Aralık tarihlerini “Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası” ilan edip, tüm etkinlikleri Twitter aracılığıyla duyurdu.
Birlik ve beraberliğimizin sembolü İstiklal Marşımızın şairi,
Milletinin, vatanının, bayrağının sevdalısı,
Milli Şairimiz #MehmetAkifErsoy’u vefatının 84. yılında rahmet ve minnetle anıyoruz. (27 Aralık)
Bu önemli anmayı rektörün atlaması ise düşünülemez:
“Değil mi sinede birdir vuran yürek… yılmaz.!
Cihan yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz”
Kurtuluş ve istiklal yolunda milletinin sesi ve vicdanı olmuş, zor zamanda hep ümidi, azmi, gayreti haykırmış #MehmetAkifErsoy’ u vefatının 84. yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum. (27 Aralık)
Bir “yeni nesil” rektörün kesinlikle atlamaması gerekenler listesinde, elbette ki, mevlitler, dini bayramlar, Kutlu Doğum Haftası da var.
1449. Yıl önce insanlık, cehaletin kesif karanlığındaki iken, bir nur, insanlığı aydınlığa çıkardı. Peygamber Efendimiz’in doğum günü olan #MevlidKandili’nizi tebrik eder, Efendimiz’in(s.a.v.) evrensel ahlakı ve rahmet çağrısının tüm insanlığı çepeçevre kuşatmasını temenni ederim.
Dördüncü kural, rejimin destanlar yazan polisiyle bütünleşmeyi vurgulamak. Rejimin polis devletine gereksinimi göz önünde tutulduğunda bu çok ciddi bir konu. Bu nedenle mesajlar rektör hesabından gönderiliyor:
Boğazlıyan ilçemizde görev yapan ve geçirdikleri trafik kazası sonrası vefat eden polis memurlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve Emniyet teşkilatımıza sabır diliyorum.
Başımız sağ olsun. (15 Kasım)
Beşinci kural, rejimin sürdürdüğü savaş siyasetinin kaçınılmaz sonucu olan ölümleri atlamamak. Rejim-ordu-üniversite bütünleşmesi de çok ciddi bir konu. Şöyle mesajlar yazılıyor:
_______ ili ________ ilçesinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen kahraman Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, ailesine ve ________ teşkilatımıza başsağlığı, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyoruz.
Aziz milletimizin başı sağ olsun. (9 Ocak)
Eğer ölümler sınır ötesindeyse, o zaman rektör kendi hesabından yazıyor:
Suriye’nin Rasulayn şehrinde teröristlerce düzenlenen bombalı saldırı sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Aziz Milletimizin başı sağolsun. (11 Aralık)Zeytin Dalı Bölgesinde teröristlerle ile çıkan çatışmada şehit olan … Allah’tan rahmet, aziz milletimize ve kederli ailelerine baş sağlığı diliyorum. (3 Aralık)
Yok birbirlerinden farkları
Rejim tarafından üretilen “yeni nesil” üniversiteler, sevimlilik ve popülizm kisvesi dışında tümüyle rejimin ideolojisini yeniden üreten araçlara indirgenmiş durumda. Rektörlükler rejim siyasetini desteklemek için çalışan propaganda müdürlükleri gibi işlev gördüklerinde, rektörler de üniversite web siteleri de birbirlerine benziyor. Görev ideolojik papağanlık olduğunda rektörlerin aynı zamanlarda, aynı sözleri etmeleri kaçınılmaz. Akla eski TRT radyo programları geliyor. “Şimdi, rektörler korosundan propaganda dinleyeceksiniz.”