Merkezi Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu öncesinde yıllık küresel gelir eşitsizliği raporunu açıkladı.
Raporda öne çıkan ve benim de öne çıkartmak istediğim konu kadınların gelirleri ya da erkek egemenliği arasında eşit işi yapsalar da, daha az gelir elde etmeleri. Kadınların çalışma hayatında yer alamaması tüm ülkelerde sorun, örneğin ekonomisi çok iyi diye bilinen Almanya’da kadınlarla erkekler arasındaki gelir eşitsizliği yüzde 21 oranında. Buyurun rapora biraz göz atalım,
‘Önemseme Zamanı’ isimli raporda dünyanın yüzde 1’lik en zengin kesiminin 6,9 milyar kişiden 2 kat daha zengin olduğu belirtiliyor. Bu rakamları kafam almıyor, dünyanın 4.8 milyar yıl önce var olmasını da kafamda oturtamıyorum mesela. Çok kocaman sayılar bunlar, belki de bu yüzden tepki olması gerekenden kat ve kat az.
Gelir eşitsizliğinde cinsiyet önemli rol oynuyor, gelir piramidinin en altında yer alanlar ise yoksul kadınlar. Buraya ayrıca LGBTIler ile ilgili veriler de gerekiyor gibi geldi bana, hiyerarşi konusunda en alttaki sıraları kaptırmayız.
En zengin kişilerin ve şirketlerin son derece az vergilendirildiği ve bunun sonucunda kamu hizmetlerine daha az kaynak ayrıldığı raporda vurgulanmakta. Şaşırdık mı, evet.
Afrika’nın en zengin 22 adamının serveti Afrika kıtasındaki tüm kadınların servetinden daha fazla. Bence en çarpıcı rakam bu, bir kıtadaki tüm kadınların serveti 22 erkeğin serveti etmiyor, bu nasıl olabilmiş, bu olurken biz neredeydik de bunu durdurmadık?
Kadınların ücretlendirilmemiş bakım emeğinin günde 12 milyar 500 milyon saati bulduğu ve bunun yıllık değerinin 10 trilyon 800 milyar dolar olduğu da raporun en çarpıcı rakamlarından. Buraya bir slogan lazım: Görünmeyen emek sesini yükselt!
Bakım işleriyle ilgili sorumlulukları nedeniyle çalışamayan kadınların oranı yüzde 42 neredeyse yarısı. Bu oran erkeklerde ise sadece yüzde 6.
Oxfam Hindistan CEO’su Amitabh Behar; “Görünen ekonominin gizli motorunun kadınların ücretlendirilmemiş bakım emeği olduğunun altını çizmek bizim için önemli” demiş. Resmen öyle.
Simdi gelelim bu eşitsizlik nasıl düzeltilebilir, aslında gayet kolay, % 1’lik en zengin kesimin 10 yıl süreyle servetlerinin sadece binde 5ini vergi olarak ödemeleri halinde bu gelir yaşlı, çocuk bakımı, eğitim ve sağlıkta 117 milyon adet yeni iş alanı yaratmak için gerekli olan yatırıma denk.
30’dan fazla ülkede protestolar var
Yoksulluk küresel bir sorun iken dünyanın en zengin 500 kişisinin servetinin geçen yıl yüzde 25 arttığını da rapor gösteriyor.
“Dünyaya bakacak olursanız 30’dan fazla ülkede protestolar olduğunu görürsünüz” diyen Behar insanların eşitsizliği kabullenmeye hazır olmadığını ve hükümetlerin zenginlerin vergilerini ödemesini sağlaması gerektiğini söyledi. Amitabh Behar, son 10 yılda milyarder sayısının ikiye katlandığını vurgulayarak, “Zengin ve fakir arasındaki ara, eşitsizlik giderici politikalar uygulanmadan kapatılamaz” ifadesini kullanmış, o zaman bize de, yöneticilere; “Zenginlerin de vergilerini adaletli kesin” demek düşer.
Behar, “bozuk ekonomilerin” milyarderlerin cebini doldurduğu yorumunu yaparak, “Büyük işletmeler, sıradan insanların sırtından para kazanıyor. Tabii ki insanlar, milyarderlerin var olup olmamasını sorgulamaya başlıyor” değerlendirmesinde bulunmuş. Oldukça cesur ifadeler bunlar.
Eşitsizlikleri yok etmenin, yoksullukla mücadelede ekonomik büyümeden daha etkili olduğu belirtilen raporda, gelir dağılımındaki eşitsizliği yüzde 1 oranında düşüren ülkelerde 2030 itibarıyla 100 milyon daha az kişinin yoksulluk içinde yaşayacağı da ileri sürülmüş.
Ayrıca geçen hafta Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayınladığı 2020 Cinsiyet Eşitliği raporunda cinsiyet eşitsizliğinin sona erdirilmesi konusunda çok az ilerleme kaydedildiği vurgulanmış. WEF Genel Müdürü Klaus Schwab, “Bu rapor, derhal harekete geçmemiz gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu hızla devam edersek eşitsizliğin ortadan kaldırılması bir asır alacak” diye konuştu.
Rapora göre kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için en az 100 yıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olması için ise 257 yıl geçmesi gerekiyor.
Neyse ki var olan ilerleme hızının cinsiyet eşitliğini sağlamaya yetmediği noktalarda bazı ülkeler cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik yasal düzenlemelere başvuruyor. Örneğin Almanya’da özel sektörde kadın yönetici sayısını artırmaya yönelik kota uygulaması 4 senedir yürürlükte. Uygulamayla şirketlerin denetim kurullarındaki kadın oranı az da olsa artış göstermiş. Almanya’da şirketlerin yönetim kademelerinde kadınların sayısının nasıl artırılacağına ilişkin yoğun tartışmalar sonrasında 2015 yılında belirli bir büyüklüğe sahip şirketlerin denetim kurullarına yüzde 30 cinsiyet kotası getirilmişti.
Kota uygulamaları kadınların temsili açısından ilerlemeye neden olsa da uzun vadede eşitliği sağlayabilme konusunda tek başına yeterli değil. Alman Ticaret Araştırma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak faaliyet gösteren Alexandra Fedorets kadınların karar verici görevleri üstlenebilmeleri için aynı zamanda şirketlerin çalışma kültürlerinde de değişikliğe gidilmesi gerektiğini vurguluyor:
“Kadınların iş yaşamındaki eşitliğini güvence altına alabilmek için kreşlerin artırılması, ücretli babalık izninin uzatılması, kadın yöneticileri desteklemek için danışmanlık (mentor) programları hazırlanması gibi çeşitli yollar var.”
Kaynaklar: Reuters, DW, Euronews